BEN KUTLUYORUM…
3 Aralık geldi ve malum sesler yükselmeye başladı. “Neden kutlayayım. Sanki her hakkım elimde de..” , “ Neden kutlayayım, senin yerine ben engelli olduğum için mi ?”, “ Engel diye birşey yok. Benim senden de farkım yok. Özel günümüzün de olmasına gerek yok”… gibi gibi… Olaylara sorunsal bakmaya bayılıyoruz. Hep sorunları dile getirmekten geri durmuyoruz. Sorunlar, hatalar, eksiklikler yok mu tabi var. Ancak herşeyin bir ifade etme şekli de var. Ben bir engelliyim ve benim için adı koyulmuş bir günü kutlamaktan ve bugünü bir fırsat olarak görmekten mutluluk duyuyorum, bana heyecan veriyor. Mücadele hırsı veriyor. Bu 8 Mart’ta kadınlara gül sunmak kadar kıymetli. Kadın cinayetlerine karşı çıkmak için sesimizi ortak yükseltmek kadar doğal ve faydalı…
Neden mi… ?
Bu yaşamda herkesin kendini koyabileceği bir misyonu var. Kimi memleketinden, kimi ideolojisinden, dini görüşünden, cinsiyetinden, işinden, yaptığı spordan, attığı adımlardan vs vs. Siz de bunlara ekleme yapabilirsiniz. Ben ve benim gibi sağlık ve fiziki durumu, yaşam kalitesine göre “Engelli” misyonuna dahilim. Engelliliğin insanın içinde biten bir olgu olduğunu da belirtmek isterim. Kimisi için bu kelime birşey ifade etmezken, kimisi içini istediği gibi doldurabiliyor. Bu sizin yaşamda yakaladığınız kalite ve kendinize çizdiğiniz hedefle de orantılı. Ben kutluyorum. En basit anlatımla bir misyonum var ve benim bir birey olduğumu, düşüncelerim ve seçimlerimle kendi kararlarımı alabileceğimi, yaşamsal alanda bana yanlış gelen düzenleme, uygun olmayan fiziki yapı gibi benim için olumsuz olan diğer durumları ve tabi olumlu olanlarıda daha iyi hale getirebilmek için önerilerimi sunabileceğim bir zaman dilimi bugün. Düşünsenize herkesin gözünün kulağının sizde olduğunu bilerek, özgürce dile getirebileceğiniz düşünceleriniz. Bugün geçmiş yıllara göre daha fazla bizden bahsediliyorsa, her 3 Aralık’a kötü anlam yükleyenlerin değil,, bugünleri fırsat bilerek, farklı ortamlarda insanları bilinçlendirenlerin çabasıyla oldu. Şöyle düşünün, hergün insanlar sizden mi bahsetsin. Şuan yaşamında maddi manevi eksiklikleri olan bizden başka kimse yok mu ? Var. Bizlerinde var. Bunları almak için bugünleri kötü anmak değil, fırsata çevirip her alanda sesimizi daha fazla yükseltmemiz gerekiyor. Sosyal bir platformda bu düşünceleleri paylaşınca kibar tabirle linçe uğradım. Hatta 32 yıl önce bir mücadele başlattık diyenler oldu. 1990 ‘da bir engellli hareketi, bir mücadelenin startı verildide benim mi haberim yok. Bu günleri hala kötü anlamda değerlendiriyorlarsa, 32 yıl boşuna mücadele etmişler. Kendi adıma söylüyorum; ben 2013’te başladığım ‘Engelsiz’ spor programıyla, engelli sporu ve sporcumuz adına önemli ivme kaydettim ve kaydettik. Sportif olarak daha fazla alanda varız. Hertürlü basın benden sporcu isimi istiyor. Yani engelli sporunun rezerv programı olduk. İşte bu mücadeledir ve sonucudur. Başaranlar ağlayıp sızlayanlar değil, yoluna devam edenlerdir. Evet hala engelli bir çocuğun okula alınmamasını konuşabiliyoruz ama 10 yıl öncesine göre daha az. Evet medikal malzemelerimizi alırken zorlanıyoruz ama 10 öncesine göre daha az. Evet insanlar bize acıyarak bakıyor ama bugün daha çok gururla bakıyorlar. Eskilerin hatalarını düzeltmek kolay olmayacak. Bir dönemi kapatmak üzereyiz. Amacımız yeni nesil insanların, diğer insanlar (engelli) ve diğer yaşamlar hakkında, ilk okuldan başlayarak bilinçlenmelerine katkımızı sürdürmek olmalı. Ayrıca mücadeleden bahseden arkadaşlara Netflix’te “ CRIP KAMP” ı izlemelerini öneririm. Her 3 Aralık mücadeleye yeniden başlamak için bir fırsattır.
Benim gibi düşünenlerin Dünya Engelliler Gününü Kutlarım.