KEMİKLERİM KIRILSADA UMUTLARIM ASLA

KEMİKLERİM KIRILSADA UMUTLARIM ASLA 

Namıdiğer ‘Küçük Adam’ Burak Sakçı Eskişehir’in sembol karakterlerinden. Cam kemik hastası olan Burak,

kendi misyonunun sevilen ve örnek alınan siması. Kendisi gibi yaşam süren canlara yön göstermek için her yere girip çıkıyor !

Her alanda onu görebilirsiniz. Ve bunları anlattığı bir kitabı var.

“Umutlar Kırılmaz”. ‘Kemiklerim kırılsada umutlarım asla’ diye bilecek kadar güçlü yüreğe sahip Küçük Adam,

Burak Sakçı’ya merak ettiklerimi sordum. İyi okumalar.. 

Merhaba Burak. Bize kendini tanıtırmısın lütfen… 

Ben Burak Sakçı. Doğuştan cam kemik hastasıyım. Eskişehir’de yaşıyorum. 

Kırılan kemiklerimi inat kırılmayan umudumdan bahsetmek ve

hayat hikayemi anlatmak için bana bu fırsatı tanıdığınız için tekrardan teşekkür ediyorum.

Tıp dilinde osteogenesis imperfecta olarak bilinmekte. 

Adından da anlaşıldığı gibi cam kadar hassas kolayca kırılan kemiklere sahibim. 

Çalışmalarında hastalığından bahsediyorsun. Bunun özel bir nedeni var mı ? 

Şimdi cam kemik hastası olduğum için benden sonra dünyaya gelecek

birçok cam kemik hastası kardeşlerime umut olmak istiyorum.

Adından da anlaşıldığı gibi umutlar kırılmaz adında bir kitap yazdım Bir amacım, bir hedefim var. 

Yaşadığım zorlukları benden sonra dünyaya gelecek kardeşlerimin yaşamaması adına, daha yaşanılabilir,

kaliteli bir hayat sürmeleri adına bu kitabı yazdım.

Bunda kendi deneyimlerimi anlattığım, yaşadığım zorlukları, nasıl üstesinden geldiğimi hikayeleştirerek,

hayat hikayemi, otobiyografi tarzında yazdım.  

Özellikle Eskişehir’de tanınan bir kişisin. Burak nasıl bir karakter. Anlatırmısın ?  

Burak, küçük adam olarak biliniyor, Eskişehir’de. Boyum bir metre on dört santim.

Kolayca kırıldığı için kemiklerim, vücudumun uzuvlarında şekil bozuklukları oluştu ve 

bu sebepten dolayı boyum kısa kaldı. Burak biraz inatçı. 

Biraz değil çok inatçı, azmederek bir dizi operasyon yaşadım.

2013 yılında bu operasyonlarla şekil bozukluklarım giderildi ve fizik tedavi sürecim başladı.

Fitness çalışıyorum ama tabii sınırlarım çerçevesinde.

Örnek veriyorum , sıradan birisi elli kiloyla çalışıyorsa ben sınırlarımı çerçevesinde beş kiloyla,

on kiloluk ağırlıklarla çalışıyorum. 

Farklı bir yaşama sahipsin. Neden ben diye sordun mu hiç ? 

 Küçük yaşta neden sorusunu gerçekten kendime çok soruyordum. 

Çocukluğunu yaşayamamış bir çocuk olarak altı yedi yaşlarında bir çocuğu düşünün. 

Tüm çocuklar sokakta koşuşturup, top oynayıp, ip atlarken ben tekerlekli sandalye bile diyemeyeceğim,

 o bebek arabasında hayatı izliyordum.

Yere serilen, kilimde hayatı seyrediyordum. Vücudumu ve kendimi tanıdıkça sınırlarımı zorladım.

Inanın hayallerle büyüdüm, şu an gerçeği yaşıyorum. Bunun için vücudumu tanıdım.

Kırılan kemiklerimi, zamanla kırıla kırıla o hareketleri yapmamaya başladım.

Bana bu hayatta sadece üç kişi inandı. Hiçbir zaman hakkını ödeyemeyeceğim.

Birincisi annem, canım annem. Ikincisi okuyup bir yerlere gelmemde vesile olan rahmetli,

o da engelliydi görme engelli müdürüm ve adını dahi hatırlayamayacağım psikiyatrist doktordu. 

O da ehliyet almamdaki süreçte bana inandı.

Engelli birisin. Cam gibi kasların. Böyle devam et yaşantına,,dediler 

Hayallerim vardı… 

Ama benim hayallerim vardı. Değil yürümek, ayağa kalkmak sadece şort giyebilmek istiyordum. 

Çünkü kendimi bile sevmiyordum. Neden sorusunu soruyordum.

Niye ben? Niye ben? 

Yaşım ilerledikçe bu arada cam kemik hastaları tıpta kanıtlanmış, zeka seviyemiz üst düzeyde. 

Allah’ın da bana vermiş olduğu idrakle, bir şekilde arkadaşlarımla kendimi kabullendirdim. 

Gerçekten Eskişehir’de yaşamak ayrıcalık, gerek işim gereği, gerek daha önceki gezintilerinden, çok sosyalim.

Tabii her şey güllük gülistanlık değildi. Birçok zorluk, birçok badire atlattım. 

Ama her defasında daha güçlü bir Burak karşılarındaydı. 

Yine olumsuzluklarla karşılaşıyorum.

On üç, on dört yaşımdan bu yana kırılmalarım durdu ama bu biteceği ya da kırılmayacağı anlamına gelmiyor.  

Kendi göre kıyafet bulmakta zorlanıyormusun ? 

Çok zor buluyorum. Bulduğumda da imkanım varsa birkaç tane alıyorum. 

Kıyafetleri hani normal bir yetişkin kıyafeti olarak pantolonumu, gömleğini, tişörtümü alıyorum. 

Boyuma göre ölçülüp kesiliyor.

Hani kıyafet bir şekilde idare edebiliyoruz ama ayakkabı bulmak da gerçekten zorlanıyorum.

Bir de bilek destekli olması gerekiyor. Ekipmanlar keza öyle. 

Yakın zamanda normal olarak kullandığım walker’ım kırıldı. Evde kullanmış olduğumu dışarı çıkartmak zorunda kaldım. 

Paramın olmadığı için değil. Gerçekten bulamadığımız için alamıyorum. 

Birçok alışveriş merkezinden on-line olarak sipariş verdim.

Hep para iadesi oldu… 

Yaşadığın kentin birde futbol kulübünün senin için faklı bir yanı olduğunu 

Ya Eskişehirspor benim beni ben yapandır. Kapımdan çıkmama vesile oldu. 

Dört sene hizmet ettim. Televizyonda izlediğim seneler önce Semih Şentürk, Mustafa Denizli, Sergen Yalçın. 

Birçok abimle mesai arkadaşlığı yaptık. 

Beraber sevinip beraber ağladık. Kendi geleceğimi düşündüğüm için oradan da ayrılmak zorunda kaldım. 

Üzülerek de olsa güzel bir şekilde ayrıldım ama hala gönlümde. 

Ya biraz öyle, hani beni Eskişehirspor sayesinde tanıdı belki de.

Belki değil. Gerçekten öyle hani. Burak oldum, küçük adam oldum. 

Eskişehir’de bahsedilince hani beni söylüyorlar.

Bir de engelli olup örnek oluyorum.

Sahada görevliydim. 

Maç esnasında olan olayları, golü, sarı kartı ya da yazmam gereken oyuncu isimlerini  anlık paylaşıyordum. 

Fotoğrafları, basına servis ediyordum.

Hani hayaldi, o da bir hayaldi. Nasıl yürüyüp ayağa kalkmak hayalse. 

Gerçekten hayallerle büyüdüm. 

Gerçi gerçekleri yaşadım, yaşıyorum da hala. 

Çok şükür.

Ama Eskişehirspor benim gerçekten kabuğumu kırmama vesile oldu.

Beni ben yaptı diyebilirim. 

Kitabında bir amacın olduğunu belirtiyorsun. Anlatırmısın, nasıl bir amaç? 

Boşuna dünyaya gelmiyoruz. Kesinlikle bence bir nedeni var. 

Herkesin bir görevi var. 

Benim de bir görevimin olduğunun bilincine vardığım günden bu yana gerçekten hayata daha sıkı sıkı bağlanıyorum. 

Özellikle cam kemik hastaları kardeşlerimin abilerimin olduğu bir WhatsApp grubumuz var. 

Orada küçük kardeşlerimin bana Burak abi demeleir beni daha çok hayata bağlıyor.

Örnek olup benden sonra aynı süreçleri ameliyat ve fizik tedavi süreçlerini atlatan abilerim, 

kardeşlerim, benden sonra ayağa kalkmaları, tedaviye başlamaları, onlara teşvik etmek beni daha çok güçlü kılıyor. 

Sadece engelli veya cam kemik demeyeyim.

Spor salonuna gidiyorum.

Spor salonundaki o insanların bana “burak hani biz spora gelmiyorduk. Sen bizi teşvik ediyorsun” demeleri bile önemli. 

Öğrenci kardeşlerim, abilerim.

Bence sabır çaba, azim, istemek, inanma her şeyden öte.

Zaten bütün evren etrafında dönüyor.

O pozitif enerjiyle, o kötü olumsuzlukları kenara attıktan sonra öyle dize geliyor ki.

Kendi yaşamımdan örnek vereyim.

Her şey tamamıyla kabulleniyorsun.

Ben iyi ki cam kemik hastasıyım diyebiliyorum. 

Kabullenebilmek, işin sırrı bu … 

En önemlisi benim hastalığımda en azından ya da engelli bir kardeşimin 

hastalığı kabullenmesi ben olabilmesi ve birey olabilmesi, 

imkan verildiği takdirde her şeyin üstesinden gelebiliriz. 

Çünkü başımıza ne gelirse gelsin Kötü olay, iyi olay. 

Hepsinin bir amacı var.

Bir gayesi var.

Ve bunun bilincinde yaşamaya çalışıyorum.

En azından kendim.  

Küçük adamdan küçük bir anı alma şansımız var mı ? 

Olmaz olur mu? 

Eskişehirspor Kulübü’nde çalıştığım günlerde birçok anım var. 

Fakat fizik tedavi görüyorum. 

Söylemiştim.

Ve annem hani bir günden bir güne beni dayanamam diye o fizik tedavi merkezine gelip görmedi. 

14 Ekim 2017 tarihinde yanlış hatırlamıyorsam tarihi, 

hayatımda ilk kez Annemle evden yürüyerek çıktık.

Tabii elimi tutarak çıktı. 

Bugün hiçbir şekilde unutamam 

Son olarak da sloganım olan;  

kemiklerimiz kırılsa da umutlarımız sağlam diyorum.  

Tekrardan her şey için çok ama çok teşekkür ediyorum. 

Beni kırmadığın ve bu söyleşiyi gerçekleştirmeme hıkayenle katkı verdiğin ben teşekkür ederim… 

Bir sonra yazımda belki yeni bir hikaye belki gündemdeki bir olayı değerlendireceğim yeni yazıma kadar sağlıcakla kalın…. 

Ayhan Aktaş
Köşe Yazarı
Latest posts by Ayhan Aktaş (see all)

Ayhan Aktaş

TSB Sporcu Radyo Programcısı Gazeteci Spiker Yazar

Bunları da sevebilirsiniz